فِي قُلُوبِهِم مَّرَضٌ فَزَادَهُمُ اللّهُ مَرَضاً وَلَهُم عَذَابٌ أَلِيمٌ بِمَا كَانُوا يَكْذِبُونَ |
2|10|Kalplerinde hastalık vardır. Allah da hastalıklarını arttırmıştır. Yalan söylemekte olduklarından dolayı, onlar için acı bir azap vardır. |
Turgut Kuzan ayet yorumu
Hastalıkların kaynağı nelerdir?
Hastalıkların kaynağı nelerdir?
Bütün hastalıkların üç kaynağı olabilir.
1) Genetik etkendir. Kimi maddî veya zihinsel kusurları genetikten getiririz.
2) Maddî yaşama biçimimizden kaynaklanır. Bilhassa dengesiz beslenen, uykucu, tembel veya zehirli çevreye maruz kalan insanın biyolojisi bozulur, organları hastalanır.
3) Beyni/düşünceyi/idraki/duyguları kullanma şeklinden kaynaklanır. İşte en önemli ve en yaygın psikolojik/manevî hastalık sebebi bu üçüncü kanaldır.
Genetik hastalık sebeplerine karşı elden pek bir şey gelmez.
Biyolojik sebeplerden de Hz. Peygamberin (a.s.m.) sünnetine uygun yaşayarak korunabiliriz.
Üçüncü hastalık türünün çaresi de yine kalbin İlahî ahlak çerçevesinde yönetiminde gizlidir.
Şaşırtıcı incelik şuradadır: Bedeninizi yanlış yönetmekle organlarınızı tahrip edebileceğinizi biliyorsunuz.
Lakin aynı tahribatı beyninizi, düşüncelerinizi yanlış yöneterek de yapabilirsiniz.
Olumsuz düşünceler bedenin çalışma düzenini bozar ve bozuk çalışan beden zamanla başta beyin olmak üzere organların sağlığını da tahrip eder.
Kur’an’ın Açıkladığı Sır
Yüce Allah, Bakara Suresi’nde maneviyatı sağlıklı olan müminleri anlattıktan sonra, önce inkârcıların durumuna değinir:
“İnkarcılara gelince, onları uyarsan da uyarmasan da onlar için birdir, inanmazlar. Allah onların kalplerini ve kulaklarını mühürlemiştir. Gözleri üzerinde de bir perde vardır.” (Bakara suresi 6-10)
Ardından da münafıkların durumunu açıklar:
“İnsanlardan, inanmadıkları halde, ’Allah'a ve ahiret gününe inandık‘ diyenler de vardır.
Bunlar Allah'ı ve müminleri aldatmaya çalışırlar.
Oysa sadece kendilerini aldatırlar da farkında değillerdir. Kalplerinde hastalık vardır.
Allah da onların hastalıklarını artırmıştır.”
Dikkat buyurunuz: İnkârcıların kalpleri mühürlü, münafıkların da hastalıklıdır.
Kur’an’ın sair ayetleriyle ilişkilendirerek düşünürsek şöyle söyleyebiliriz:
Yüce Allah sıklıkla küfrü kibirle yan yana zikreder. İnkârcıların büyüklenmelerini şiddetle suçlar.
Anlıyoruz ki insanın en büyük manevî hastalığı kalbinin mühürlenmesidir.
Kalpteki türlü hastalıklarla insan münafık olabiliyor.
Öyleyse kalpteki bu hastalıklar nelerdir?
En kökteki hastalık egonun abartılmasıdır, kibirdir.
Nasıl insanın bütün ihtiyaçları tokluk arttıkça artıyorsa, insanın manevî hastalıkları da kibir büyüdükçe kutusundan çıkıp yayılıyor.
Kibir büyüdükçe ardından kin, kıskançlık, zevkçilik, alaycılık, bencillik türer ve giderek insan şeytani huyların eline geçer.
Ya da insan benliği Allah’tan başkasından korkmayı öğrendikçe de korkak, ikiyüzlü davranışlar geliştirir.
İç dünyası dengesiz yapılanan insanın dış dünyadaki davranışları da dengesizleşir:
Çıkar kavgaları, büyüklenme, gıybet, dedikodu, alaycılık, aşağılama, abartılı övgü ve adeta tapınma, ahlaktan ve mukaddesattan tiksinti, acımasızlık, sorumsuzluk, duyarsızlık gelişir.
Bu içsel bozulmaları madde bağımlılığı, cinayet, hırsızlık, zina gibi kötülükler izler.
İnsan bu yoldan çabucak ölümle bağ kurarak, tevazuya, ihlasa, tövbeye, ibadete, iyiliğe tutunup kurtulamazsa bir cehennem kütüğü olarak hayatının sonuna ulaşır.
Not : https://sorularlaislamiyet.com/kuranda-bahsedilen-kalb-hastaligi-nedir linkindeki bilgilerden yararlanılmıştır.
Görüntülenme : 347
Turgut Kuzan ayet yorumu
Kalplerinde hastalık olanlar kimlerdir?
Kalplerinde hastalık olanlar kimlerdir?
İşte kalplerinde hastalık olanları: "Zamanın, felaketleriyle
aleyhimize dönüp bize çarpmasından korkuyoruz" diyerek aralarında çabalar
yürüttüklerini görürsün. Umulur ki Allah, bir fetih veya katından bir emir
getirecek de, onlar, nefislerinde gizli tuttuklarından dolayı pişman
olacaklardır. (MAİDE/52)
Şeytanın (bu tür) katıp
bırakmaları, kalplerinde hastalık
olanlara ve kalpleri (her türlü) duyarlılıktan yoksun bulunanlara
(Allah'ın) bir deneme kılması içindir. Şüphesiz zalimler, (gerçeğin
kendisinden) uzak bir ayrılık içindedirler. (HAC/53)
Bunların kalplerinde hastalık mı var? Yoksa kuşkuya mı kapıldılar? Yoksa
Allah'ın ve elçisinin kendilerine karşı haksızlık yapacağından mı korkuyorlar?
Hayır, onlar zalim kimselerdir. (NUR/50)
Hani, münafık olanlar ve kalplerinde hastalık bulunanlar: "
Allah ve Resulü, bize boş bir aldanıştan başka bir şey vadetmedi"
diyorlardı. (AHZAB/12)
Andolsun, eğer münafıklar, kalplerinde hastalık bulunanlar ve
şehirde kışkırtıcılık yapan (yalan haber yayan)lar (bu tutumlarına) bir son
vermeyecek olurlarsa, gerçekten seni onlara saldırtırız, sonra orada seninle
pek az (bir süre) komşu kalabilirler. (AHZAB/60)
İman edenler, derler ki:
"(Savaş izni için) Bir sûre indirilmeli değil miydi?" Fakat, içinde
savaş (kıtal) zikri geçen muhkem bir sure indirildiği zaman, kalplerinde hastalık olanların, üzerine
ölüm baygınlığı çökmüş olanların bakışı gibi sana baktıklarını gördün. Oysa
onlara evla (olan): (MUHAMMED/20)
Yoksa kalplerinde hastalık bulunanlar, Allah'ın kinlerini hiç (ortaya)
çıkarmayacağını mı sandılar? (MUHAMMED/29)
Görüntülenme : 638
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir
İletişim : Turgut Kuzan [email protected]
Web sitemizi kullanırken karşılaştığınız problemleri, önerilerinizi lütfen e-posta ile iletiniz.
Bitişik Özne Zamirleri
(Merfû Muttasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
وا | ا | | Gâib (Eril) |
تُمْ | تُمَا | تَ | Muhatab (Eril) |
تُنَّ | تُما | تِ | Muhataba (Dişil) |
نا | تُ | Mütekellim (Cinsiyet farkı yok) |
Bitişik Nesne Zamirleri
(Mansûb Muttasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
هُمْ | هُمَا | هُ | Gâib |
onları, onların | o ikisini, o ikisinin | onu, onun | Eril |
هُنَّ | هُما | ها | Gâibe |
onları, onların | o ikisini, o ikisinin | onu, onun | Dişil |
كُمْ | كُمَا | كَ | Muhatab |
sizleri, sizlerin | siz ikinizi, siz ikinizin | seni, senin | Eril |
كُنَّ | كُمَا | كِ | Muhataba |
sizleri, sizlerin | siz ikinizi, siz ikinizin | seni, senin | Dişil |
نَا | ي | Mütekellim | |
bizi, bizim | beni, benim | Cinsiyet farkı yok |
Ayrık Özne Zamirleri
(Merfû Munfasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
هُمْ | هُمَا | هُو | Gâib |
Onlar | O ikisi | O | Eril |
هُنَّ | هُمَا | هِيَ | Gâibe |
Onlar | O ikisi | O | Dişil |
أَنْتُمْ | أَنْتُمَا | أَنْتَ | Muhatab |
Siz | Siz ikiniz | Sen | Eril |
أَنْتُنَّ | أَنْتُمَا | أَنْتِ | Muhataba |
Siz | Siz ikiniz | Sen | Dişil |
نَحْنُ | أَنا | Mütekellim | |
Biz | Ben | Cinsiyet farkı yok |
Ayrık Nesne Zamirleri
(Mansûb Munfasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
إيّاهُمْ | إيّاهُا | إيّاه | Gâib |
Onları, onlara | O ikisini, o ikisine | Onu, ona | Eril |
إيّاهُنّ | إيّاهُا | إيّاها | Gâibe |
Onları, onlara | O ikisini, o ikisine | Onu, Ona | Dişil |
إيّاكُمْ | إيّاكُمَا | إيّاكَ | Muhatab |
Sizleri, sizlere | Siz ikinizi, siz ikinize | Seni, sana | Eril |
إيّاكُنَّ | إيّاكُمَا | إيّاكِ | Muhataba |
Sizleri sizlere | Siz ikinizi, siz ikinize | Seni, sana | Dişil |
إيّانا | إيّاي | Mütekellim | |
Bizi, bizeَ | Beni, bana | Cinsiyet farkı yok |
Tümünü seç | Tümünü sil | Boşluk |
ـا | ـا | ا | ا |
ـب | ـبـ | بـ | ب |
ـت | ـتـ | تـ | ت |
ـث | ـثـ | ثـ | ث |
ـج | ـجـ | جـ | ج |
ـح | ـحـ | حـ | ح |
ـخ | ـخـ | خـ | خ |
ـد | ـد | د | د |
ـذ | ـذ | ذ | ذ |
ـر | ـر | ر | ر |
ـز | ـز | ز | ز |
ـس | ـسـ | سـ | س |
ـش | ـشـ | شـ | ش |
ـص | ـصـ | صـ | ص |
ـض | ـضـ | ضـ | ض |
ـط | ـطـ | طـ | ط |
ـظ | ـظـ | ظـ | ظ |
ـع | ـعـ | عـ | ع |
ـغ | ـغـ | غـ | غ |
ـف | ـفـ | فـ | ف |
ـق | ـقـ | قـ | ق |
ـك | ـكـ | كـ | ك |
ـل | ـلـ | لـ | ل |
ـم | ـمـ | مـ | م |
ـن | ـنـ | نـ | ن |
ـو | ـو | و | و |
ـه | ـهـ | هـ | هـ |
ـلا | ـلا | لا | لا |
ـي | ـيـ | يـ | ي |