وَعِبَادُ الرَّحْمَنِ الَّذِينَ يَمْشُونَ عَلَى الْأَرْضِ هَوْنًا وَإِذَا خَاطَبَهُمُ الْجَاهِلُونَ قَالُوا سَلَامًا |
25|63|O Rahman (olan Allah)ın kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller kendileriyle muhatap oldukları zaman *Selam* derler. |
Turgut Kuzan ayet yorumu
Rabbimizin alçakgönüllü olun EMRİ
Allah (c.c.) rahmeti, selamı ve
bereketi üzerimize olsun.
Furkân Suresi 63. Ayet
Meali :
O Rahman (olan Allah)ın
kulları, yeryüzü üzerinde alçak gönüllü olarak yürürler ve cahiller
kendileriyle muhatap oldukları zaman 'Selam' derler.
Besairu'l Kur'an Tefsirinde ayet ile ilgili
açıklamanın bir kısmı:
63. “Rahmân kulları
yeryüzünde mütevazı yürürler. Bilgisizler kendilerine takıldıkları zaman onlara
güzel ve yumuşak sözler söylerler.”
Rahmânın kulları, O
merhameti bol olan Rahmânın kulları yeryüzünde mütevazı olarak, tevazu sembolü
olarak yürürler. Allah’a kul köle olarak onurlu, ama mütevazı, aziz ve şerefli,
ama Allah karşısında boynu bükük olarak, insanlara karşı asla tepeden bakan bir
zalim olmayan, ama yaşadığı hayatta Allah’a kulluktan asla taviz vermeyen
yiğitler olarak yürürler onlar. Yeryüzünde yürüyüşleri mülayim ve mütevazıdır.
Zorba, mağrur, kibirli, kaba ve haşin değillerdir onlar. Kendilerinden,
yollarından, dinlerinden emin, sükûnet ve vakarla yürürler. Etraflarına asla
sıkıntı vermezler, eziyet vermezler.
Cahiller onlara
sataştıkları zaman selâm derler geçerler. Onlara uymazlar, onlara bulaşmazlar
ve selâm derler geçerler. Onların cahilce sözlerinden, sataşmalarından da
incinmezler. Ayrılırlar onlardan, ama yarılırlarken de onları selâmı, İslâm’ı,
teslimiyeti tavsiye ederler. Selâmette olun, Müslüman olun ki esenliğe
ulaşasınız derler. Selâm sizin üzerinize olsun derler. Selâm size derler. Sizin
Müslüman olmanız gerekir. Haydi Müslüman olun, başka çareniz yok, değilse bana
Allahaısmarladık derler.
Kur'an Yolu Tefsiri
Buraya kadar geçen
âyetlerde inkârcıların çeşitli bâtıl inançları; yanlış, haksız ve zararlı
davranışları zikredilerek eleştirildikten sonra sûrenin neticesi mahiyetindeki
bu son âyetler grubunda da Allah’ın sevdiği kulların üstün nitelikleri
özetlenerek bir tür karşılaştırma yapılmaktadır. Burada nitelikleri sıralanan
“kullar”, belirtilen iyi özellikleri dolayısıyla Allah’ın rahmet ve sevgisini
kazandıkları için O’nun rahmân ismine izâfe edilerek anılmışlardır. Bu sebeple “ibâdü’r-rahmân”
tamlamasını “rahmânın has kulları” şeklinde vermeyi uygun bulduk.
“Ağır başlılık” şeklinde çevirdiğimiz 63.
âyetteki hevn kelimesi, tefsirlerde genellikle “sekînet, vakar, rıfk
(yumuşaklık), tevazu” ve bu anlamların hepsini içeren hilm kavramıyla
açıklanmış; bunun, Kur’an’ın sık sık atıfta bulunduğu, Câhiliye Arabı’nın temel
karakteri olan “kibirli, gururlu, zorba” anlamındaki müstekbir kelimesinin
zıddı olduğu belirtilmiştir (meselâ bk. Taberî, XIX, 33; Zemahşerî,
III, 103). Âyette müminlerin, kendilerine sözlü sataşmada bulunanlara, “selâm”
diyerek, yani esenlik dileğiyle karşılık verdikleri bildirilmekte; bu suretle
bir bakıma putperest Araplar’ın ortak zihniyetini ifade eden Câhiliye ile
müminlerin ortak zihniyetini ifade eden İslâm’ın karşıt kavramlar olduğu ima
edilmektedir. Buna göre sözlü sataşmalarla sergilenen alaycı ve küçümseyici
tavırlar, Câhiliye zihniyetinin kendini beğenmişlik, küstahlık, hoyratlık,
saldırganlık gibi tutumlardan oluşan barbarlık ahlâkını; müslümanların bu
sataşmalara selâmla karşılık vermeleri de onların barışçı ilkelere dayalı
uygarlık ahlâkını göstermektedir. Nitekim bazı çağdaş araştırmacılar, câhiliye
terimini kısaca “barbarlık”, İslâm terimini de (hilm kavramıyla bağlantılı
olarak) “uygarlık” şeklinde açıklamaktadırlar (ayrıntılı bilgi için bk. Izutsu,
Kur’an’da Allah ve İnsan, s. 187-207; a.mlf., Kur’an’da Dinî ve Ahlâkî
Kavramlar, s. 53-62; Mustafa Çağrıcı, “Cehâlet”, DİA, VII, 218-219).
SEYYİD KUTUP Fi Zilalil Kuran Tefsiri :
63- Rahman'ın hâs kulları o
kimselerdir ki, onlar yeryüzünde yumuşak adımlar atarak yürürler. Kendini
bilmezler onlara sataştıklarında yumuşak sözlerle karşılık verirler.
İşte Rahman'ın has
kullarının başta gelen özellikleri; onlar yeryüzünde rahat ve yumuşak adımlar
atarak yürürler. Yürürken kendilerini zorlamazlar, yapmacık hareketlerde
bulunmazlar. Ne kibirlenirler ne de böbürlenirler. Ne burunları havada yürürler
ne de kabararak veya şişerek yürürler. Çünkü insanın sergilediği tüm
davranışları gibi yürüyüşü de onun kişiliğinin ve içindeki duygularının
göstergesidir. Normal, kendine güvenen, kararlı ve ciddi bir ruh, bu
özelliklerini sahibinin yürüyüşüne de yansıtır. Böylece normal, kendinden emin,
ciddi ve kararlı yürür. Bu yürüyüşte saygınlık, rahatlık, ciddiyet ve güçlülük
göze çarpar. Yoksa "yeryüzünde yumuşak adımlar atarak yürürler"
Onların ölü gibi, boynu bükük, omuzları sarkık, sallanarak yürüdükleri anlamına
gelmez. Nitekim takva sahibi ve salih bir kişi olduğunu göstermek isteyen bazı
insanlar bu tarz bir yürüyüşü seçerler. Oysa peygamber efendimiz -salat ve
selam üzerine olsun- yürüdüğü zaman canlı ve dik yürürdü. İnsanlar içinde en
hızlı yürüyeni, en güzel ve en rahat yürüyeniydi. Ebu Hureyre şöyle der:
Peygamber efendimizden -salat ve selam üzerine olsun- daha güzel birini
görmedim. Sanki yüzünde güneş parlıyordu. Ondan daha hızlı yürüyeni de
görmedim. Yürürken önünde yer bükülür gibiydi. Biz onunla yürürken çok
zorlanırdık ama o, hiç aldırmazdı." Ali b. Ebu Talip -Allah ondan razı
olsun- şöyle der: Resulullah yürürken yukarıdan iniyormuş gibi yürürdü. Bir
keresinde de şöyle demişti: Yokuş yukarı çıkarken bile başaşağı iniyormuş gibi
yürürdü. Bu ise, kararlı, gayretli ve cesur insanların yürüyüşüdür.
Rahman'ın bu has kulları ciddilikleri,
vakurlukları, kararlılıkları ve içlerindeki büyük ideallerle uğraşıyor olmaları
nedeniyle ahmakların ahmaklıkları ile, kendini bilmezlerin beyinsizlikleri ile
ilgilenmezler. Akıllarını, vakitlerini ve emeklerini beyinsizlerle, ahmaklarla
tartışmakla, onlarla kavga etmekle, dolaşmakla uğraştırmazlar, boşuna
harcamazlar. Aptallarla beraber olmaktan, gereksiz davranışlarda bulunmaktan
uzak dururlar: "Kendini bilmezler onlara sataştıklarında yumuşak sözlerle
karşılık verirler", Güçsüz olduklarından değil elbette, tenezzül
etmemekten, çaresizlikten değil üstünlük duygusundan dolayı yumuşak
davranırlar. Boş şeylerden, aptalca işlerden daha önemli, daha
onurlu ve daha üstün değerlerle ilgilenen: onurlu bir insanın vaktini ve emeğini
uygun olmayan bir işte harcamasını istemedikleri için yumuşak sözlerle karşılık
verirler.
Bu Rahman'ın has kullarının
gündüz insanlarla beraber oldukları zamanki durumları geceleri ise, takva,
Allah'ın gözetimini ve ululuğunu düşünme, onun azabından korkma duyguları ile
geçirirler.
Görüntülenme : 509
Turgut Kuzan ayet yorumu
Tevazu (alçak gönüllülük) kimler içindir?
Görüntülenme : 689
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir
İletişim : Turgut Kuzan [email protected]
Web sitemizi kullanırken karşılaştığınız problemleri, önerilerinizi lütfen e-posta ile iletiniz.
Bitişik Özne Zamirleri
(Merfû Muttasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
وا | ا | | Gâib (Eril) |
تُمْ | تُمَا | تَ | Muhatab (Eril) |
تُنَّ | تُما | تِ | Muhataba (Dişil) |
نا | تُ | Mütekellim (Cinsiyet farkı yok) |
Bitişik Nesne Zamirleri
(Mansûb Muttasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
هُمْ | هُمَا | هُ | Gâib |
onları, onların | o ikisini, o ikisinin | onu, onun | Eril |
هُنَّ | هُما | ها | Gâibe |
onları, onların | o ikisini, o ikisinin | onu, onun | Dişil |
كُمْ | كُمَا | كَ | Muhatab |
sizleri, sizlerin | siz ikinizi, siz ikinizin | seni, senin | Eril |
كُنَّ | كُمَا | كِ | Muhataba |
sizleri, sizlerin | siz ikinizi, siz ikinizin | seni, senin | Dişil |
نَا | ي | Mütekellim | |
bizi, bizim | beni, benim | Cinsiyet farkı yok |
Ayrık Özne Zamirleri
(Merfû Munfasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
هُمْ | هُمَا | هُو | Gâib |
Onlar | O ikisi | O | Eril |
هُنَّ | هُمَا | هِيَ | Gâibe |
Onlar | O ikisi | O | Dişil |
أَنْتُمْ | أَنْتُمَا | أَنْتَ | Muhatab |
Siz | Siz ikiniz | Sen | Eril |
أَنْتُنَّ | أَنْتُمَا | أَنْتِ | Muhataba |
Siz | Siz ikiniz | Sen | Dişil |
نَحْنُ | أَنا | Mütekellim | |
Biz | Ben | Cinsiyet farkı yok |
Ayrık Nesne Zamirleri
(Mansûb Munfasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
إيّاهُمْ | إيّاهُا | إيّاه | Gâib |
Onları, onlara | O ikisini, o ikisine | Onu, ona | Eril |
إيّاهُنّ | إيّاهُا | إيّاها | Gâibe |
Onları, onlara | O ikisini, o ikisine | Onu, Ona | Dişil |
إيّاكُمْ | إيّاكُمَا | إيّاكَ | Muhatab |
Sizleri, sizlere | Siz ikinizi, siz ikinize | Seni, sana | Eril |
إيّاكُنَّ | إيّاكُمَا | إيّاكِ | Muhataba |
Sizleri sizlere | Siz ikinizi, siz ikinize | Seni, sana | Dişil |
إيّانا | إيّاي | Mütekellim | |
Bizi, bizeَ | Beni, bana | Cinsiyet farkı yok |
Tümünü seç | Tümünü sil | Boşluk |
ـا | ـا | ا | ا |
ـب | ـبـ | بـ | ب |
ـت | ـتـ | تـ | ت |
ـث | ـثـ | ثـ | ث |
ـج | ـجـ | جـ | ج |
ـح | ـحـ | حـ | ح |
ـخ | ـخـ | خـ | خ |
ـد | ـد | د | د |
ـذ | ـذ | ذ | ذ |
ـر | ـر | ر | ر |
ـز | ـز | ز | ز |
ـس | ـسـ | سـ | س |
ـش | ـشـ | شـ | ش |
ـص | ـصـ | صـ | ص |
ـض | ـضـ | ضـ | ض |
ـط | ـطـ | طـ | ط |
ـظ | ـظـ | ظـ | ظ |
ـع | ـعـ | عـ | ع |
ـغ | ـغـ | غـ | غ |
ـف | ـفـ | فـ | ف |
ـق | ـقـ | قـ | ق |
ـك | ـكـ | كـ | ك |
ـل | ـلـ | لـ | ل |
ـم | ـمـ | مـ | م |
ـن | ـنـ | نـ | ن |
ـو | ـو | و | و |
ـه | ـهـ | هـ | هـ |
ـلا | ـلا | لا | لا |
ـي | ـيـ | يـ | ي |