فَتَلَقَّى آدَمُ مِن رَّبِّهِ كَلِمَاتٍ فَتَابَ عَلَيْهِ إِنَّهُ هُوَ التَّوَّابُ الرَّحِيمُ |
2|37|Derken Adem, Rabbinden (birtakım) kelimeler aldı. Bunun üzerine (Allah da) tevbesini kabul etti. Şüphesiz O, tevbeleri kabul edendir, esirgeyendir. |
Turgut Kuzan ayet yorumu
Hz. Adem (a.s.) Rabbinden aldığı (tevbesinin kabulüne vesile olan) kelimeler nelerdir?
Hz. Adem (a.s.)
Rabbinden aldığı (tevbesinin kabulüne vesile olan) kelimeler nelerdir?
Muhammed b.
Ahmed el-Kurtubî’nin (ö. 671/1273) Kur’ân-ı Kerîm tefsirinde ayet ile ilgili
açıklamalar:
- Hz. Adem'in Bellediği Kelimeler:
Tefsir alimleri, bu "kelimeler'in ne olduğu hususunda farklı
görüşlere sahiptirler.
İbn Abbas, el-Hasen, Said b. Cübeyr,
Dahhâk ve Mücahid, yüce Allah'ın
"Rabbimiz, biz nefislerimize zulmettik. Eğer bizi bağışlamaz, bize
merhamet etmezsen şüphesiz zarara uğrayanlardan oluruz" (el-A'raf, 7/23)
buyruğundaki sözler olduğunu söylemişlerdir.
Yine Mücahid'den gelen rivayete
göre sözkonusu kelimeler:
"Allah'ım Seni tenzih ederiz, Senden başka hiçbir ilah yoktur.
Rabbim, ben kendi nefsime zulmettim, günahımı bağışla, şüphesiz Sen gafursun,
rahîm-sin" sözleridir.
Bir kesime göre, Hz. Âdem Arşın bacağı üzerinde
"Muhammedurrasulul-lah" ifadesini yazılı görmüş, o da bunun hakkı
için kendisine şefaat edilmesini istemiştir.
İşte sözü geçen kelimeler bunlardır.
Bir başka kesim şöyle demektedir: "Kelimeler"den
kasıt, ağlaması, utanması ve dua edip yalvarmasıdır.
Pişmanlık, mağfiret dilemek ve
keder olduğu da söylenmiştir.
İbn Atiyye der ki: Bu, Hz. Âdem'in bilinen mağfiret talebinden başka bir
şey söylemediğini gerektirmektedir.
Seleften birisine günahkâr bir kimsenin neyi söylemesi gerektiğine dair
soru sorulunca şöyle demiştir:
Anne ve babasının söylediği sözler olan: "Rabbimiz, biz nefsimize
zulmettik" (el-A'raf, 7/23) âyetinde söylenen sözlerdir diye cevap
vermiştir.
Hz. Musa da şöyle dua etmişti: "Rabbim, gerçekten ben nefsime
zulmettim, bana mağfiret buyur" (Kasas, 28/16).
Hz. Yunus da şöyle demişti:
"Senden başka hiçbir ilah yoktur, Seni tenzih ederim. Gerçekten ben
zulmedenlerden oldum." (el-Enbiya, 21/87)
İbn Abbas ile Vehb b. Münebbih'ten rivayet edildiğine göre sözü geçen
kelimeler şunlardır:
"Seni hamdinle tenzih ederim Allah'ım, senden başka hiçbir ilah
yoktur, ben kötülük yaptım, nefsime zulmettim, bana mağfiret buyur, çünkü Sen
mağfiret edenlerin en hayırhsısın.
Seni hamdinle teşbih ederim Allah'ım, Senden başka hiçbir ilah yoktur,
ben bir kötülük işledim ve nefsime
zulmettim. Sen tevbemi kabul buyur.
Çünkü Sen tevbeleri çokça kabul edensin, merhameti sonsuz olansın."
Muhammed b. Ka'b da sözü geçen
bu kelimelerin şunlar olduğunu söylemektedir:
"Senden başka ilah yoktur, seni hamdinle tenzih ederim, teşbih
ederim.
Bir kötülük işledim ve nefsime zulmettim. Sen benim tevbemi kabul buyur.
Şüphesiz sen çokça tövbeleri kabul eden, çokça merhametli olansın.
Senden başka hiçbir ilah yoktur.
Seni hamdinle teşbih ve tenzih ederim.
Bir kötülük işledim, nefsime zulmettim, Sen bana merhamet buyur. Çünkü
şüphesiz Sen gafursun, rahimsin. Senden başka hiçbir ilah yoktur.
Seni hamdinle teşbih ve tenzih ederim. Bir kötülük işledim, nefsime
zulmettim, bana merhamet buyur. Şüphesiz sen merhametlilerin
merhametlisisin."
Sözü geçen bu "kelimeler"in
aksırdığı zaman söylediği "elhamdülillah" sözleri olduğu da
söylenmiştir.
Fahreddin
er-Râzî’nin (ö. 606/1210) (MEFÂTÎHU’l-GAYB) Kur’ân-ı Kerîm tefsirinde ayet ile
ilgili açıklamalar:
Hz. Âdem'in Öğrendiği Sözler
Alimler "kelimelerin" ne olduğu hususunda ihtilaf ettiler.
1) Sa'id b.Cübeyr'in İbn Abbas
(r.a.)'dan rivayet ettiğine göre, Hz.Adem (a.s.) şöyle demiştir:
"Ya Rabbi, bir vasıta
olmadan beni kendi ellerinle yaratmadın mı?" Cenab-ı Allah "Evef'diye
cevab vermiş. Hz. Âdem, "Ya Rabbi
bana ruhundan üflemedin mi?" dedi. Allah Teala, "Evet" diye
cevab verdi. Hz. Adem, "Beni cennetinde yerleştirmedin mi?" dedi. Hak
Teala "Evet, iskan ettim " dedi. Hz. Adem, "Ya Rabbi, rahmetin
gazabını geçmiş değilmi idi?" dedi. Allah Teala, "Evet, geçti "
dedi. Hz. Adem" Ya Rabbi, eğer ben tevbe eder ve halimi düzeltirsem beni
cennete geri döndürür müsün?" dedi. Cenab-ı Allah da "Evet
döndürürüm" cevabını verdi,
işte Cenab-ı Hakk'ın ayetinin manası budur. Süddi bu rivayette şunu
ilave etmiştir: O, "Ya
Rabbi, bana bir günah takdir etmiş mi idin?" dedi, Allah Teala
"Evet " buyurdu.
2) Nehai şöyle demiştir: İbn Abbas'a geldim ve ona "Adem'in
Rabbinden aldığı kelimeler ne
idi?" diye sordum. O da bana şu cevabı verdi. Allah Teala, Hz. Adem ve Havva'ya hacc
ibadetini Öğretti, onlar da
haccettiler. İşte bu kelimeler, hac esnasında söylenen dua ve zikirlerdir. Onlar Haccı tamamlayınca, Allah onlara
"Ben sizin tevbenizi kabul ettim " diye
vahyetti.
3) Mücahid ve Katade, iki
rivayetlerinden birine göre şöyle demişlerdir: Bu "kelimeler",
Cenab-ı Hakk'ın; "Ey Rabb'imiz,biz kendimize zulmettik. Eğer bizi
bağışlamaz ve bize merhamet etmezsen, muhakkak ki hüsrana uğramış kimselerden
oluruz "(A'raf, 23) ayetidir.
4) Sa'id b.Cübeyr'in İbn Abbas
(r.a.)'dan rivayetine göre bu
kelimeler, Hz.Adem (a.s.)'in şu sözleridir:
"(Ey Allah'ım!) Senden başka ilah yoktur, seni teşbih ederim ve
sana hamd ederim. Ben kötülük işledim ve kendime zulmettim. Beni bağışla. Çünkü
sen, bağışlayanların en hayırlısısın. Senden başka ilah yoktur, seni teşbih
ederim ve sana hamd ederim. Ben bir kötülük işledim ve kendime zulmettim, bana
rahmet et. Çünkü sen, rahmet edenlerin en hayırlısısın. Senden başka ilah
yoktur. Seni teşbih ederim ve sana hamd ederim. Ben kötülük (günah) işledim ve
kendime zulmettim. Tövbemi kabul et. Çünkü sen tevbeleri çok kabul eden ve
rahmeti çok olansın."
5) Hz. Aişe şöyle demiştir: Cenab-ı Hak, Adem'in tevbesini kabul etmeği
dilediği zaman, Hz. Adem, yedi defa Kâ'be'yi tavaf etti. Kabe o zaman kırmızı
bir tepecik idi. İki rekat namaz kıldığında Kabe'ye yöneldi ve şöyle dedi:
"Allah'ım! Sen benim sırrımı da biliyorsun, gizli olan şeylerimi de...
Benim özrümü kabul eyle! Sen benim ihtiyacımı da biliyorsun, bana istediğimi
ver! Sen benim içimde olanı biliyorsun, onun için günahlarımı bağışla!
Allah'ım, senden kalbimi dolduran bir iman ve doğru bir yakîn istiyorum. Ki
böylece bana, ancak senin yazdıklarının isabet edeceğini bileyim ve bana
ayırdığın nasibe razı olayım." Cenab-ı Allah da, Adem (a.s.)'e bunun üzerine şöyle vahyetti. Ey
Adem, günahını bağışladım, senin soyundan kim senin bana yaptığın bu duayı
yaparsa, onun günahını da mutlaka bağışlarım; gam ve kederini gideririm,
fakirliği gözünün önünden söker alırım ve o istemese bile, dünya ona akıp gelir.
Görüntülenme : 772
E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir
İletişim : Turgut Kuzan [email protected]
Web sitemizi kullanırken karşılaştığınız problemleri, önerilerinizi lütfen e-posta ile iletiniz.
Bitişik Özne Zamirleri
(Merfû Muttasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
وا | ا | | Gâib (Eril) |
تُمْ | تُمَا | تَ | Muhatab (Eril) |
تُنَّ | تُما | تِ | Muhataba (Dişil) |
نا | تُ | Mütekellim (Cinsiyet farkı yok) |
Bitişik Nesne Zamirleri
(Mansûb Muttasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
هُمْ | هُمَا | هُ | Gâib |
onları, onların | o ikisini, o ikisinin | onu, onun | Eril |
هُنَّ | هُما | ها | Gâibe |
onları, onların | o ikisini, o ikisinin | onu, onun | Dişil |
كُمْ | كُمَا | كَ | Muhatab |
sizleri, sizlerin | siz ikinizi, siz ikinizin | seni, senin | Eril |
كُنَّ | كُمَا | كِ | Muhataba |
sizleri, sizlerin | siz ikinizi, siz ikinizin | seni, senin | Dişil |
نَا | ي | Mütekellim | |
bizi, bizim | beni, benim | Cinsiyet farkı yok |
Ayrık Özne Zamirleri
(Merfû Munfasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
هُمْ | هُمَا | هُو | Gâib |
Onlar | O ikisi | O | Eril |
هُنَّ | هُمَا | هِيَ | Gâibe |
Onlar | O ikisi | O | Dişil |
أَنْتُمْ | أَنْتُمَا | أَنْتَ | Muhatab |
Siz | Siz ikiniz | Sen | Eril |
أَنْتُنَّ | أَنْتُمَا | أَنْتِ | Muhataba |
Siz | Siz ikiniz | Sen | Dişil |
نَحْنُ | أَنا | Mütekellim | |
Biz | Ben | Cinsiyet farkı yok |
Ayrık Nesne Zamirleri
(Mansûb Munfasıl Zamirler)
Çoğul (Cem) | İkil (Tesniye) | Tekil (Mufred) | |
---|---|---|---|
إيّاهُمْ | إيّاهُا | إيّاه | Gâib |
Onları, onlara | O ikisini, o ikisine | Onu, ona | Eril |
إيّاهُنّ | إيّاهُا | إيّاها | Gâibe |
Onları, onlara | O ikisini, o ikisine | Onu, Ona | Dişil |
إيّاكُمْ | إيّاكُمَا | إيّاكَ | Muhatab |
Sizleri, sizlere | Siz ikinizi, siz ikinize | Seni, sana | Eril |
إيّاكُنَّ | إيّاكُمَا | إيّاكِ | Muhataba |
Sizleri sizlere | Siz ikinizi, siz ikinize | Seni, sana | Dişil |
إيّانا | إيّاي | Mütekellim | |
Bizi, bizeَ | Beni, bana | Cinsiyet farkı yok |
Tümünü seç | Tümünü sil | Boşluk |
ـا | ـا | ا | ا |
ـب | ـبـ | بـ | ب |
ـت | ـتـ | تـ | ت |
ـث | ـثـ | ثـ | ث |
ـج | ـجـ | جـ | ج |
ـح | ـحـ | حـ | ح |
ـخ | ـخـ | خـ | خ |
ـد | ـد | د | د |
ـذ | ـذ | ذ | ذ |
ـر | ـر | ر | ر |
ـز | ـز | ز | ز |
ـس | ـسـ | سـ | س |
ـش | ـشـ | شـ | ش |
ـص | ـصـ | صـ | ص |
ـض | ـضـ | ضـ | ض |
ـط | ـطـ | طـ | ط |
ـظ | ـظـ | ظـ | ظ |
ـع | ـعـ | عـ | ع |
ـغ | ـغـ | غـ | غ |
ـف | ـفـ | فـ | ف |
ـق | ـقـ | قـ | ق |
ـك | ـكـ | كـ | ك |
ـل | ـلـ | لـ | ل |
ـم | ـمـ | مـ | م |
ـن | ـنـ | نـ | ن |
ـو | ـو | و | و |
ـه | ـهـ | هـ | هـ |
ـلا | ـلا | لا | لا |
ـي | ـيـ | يـ | ي |