| Past Simple | Past Continuous |
| I/you/he/she/it/we/they talked. I/you/he/she/it/we/they didn't talk. Did I/you/he/she/it/we/they talk? |
I/he/she/it was/wasn't talking. You/we/they were/weren't talking. Was I/he/she/it talking? Were you/we/they talking? |
| Geçmişde bitmiş bir olaydan bahsedilirken kullanılır. Paul played football. (Paul futbol oynadı.) | Bir olay gerçekleşirken, başka bir şeyin olduğunu ifade ederken kullanılır. Last Saturday, Paul was playing football in the park when he saw Jane. (Geçen cumartesi Jane onu gördüğünde Paul parkta futbol oynuyordu.) The phone rang while I was making a cake. (Keki yapıyorken telefon çaldı.) It was raining when we left home. (Evden ayrıldığımızda yağmur yağıyordu.) |
|
Bir olay için başka bir olayın bırakıldığını ifade ederken kullanılır. When Ann James left university, she went to work for a bank She left the bank after five years, and wrote a book which... (Ann James üniversiteden ayrıldığında, bir bankada çalışmaya başladı, beş yıl sonra bankadan ayrıldı ve bir kitap yazdı ki o ...) | Bir hikayede bir şey olurken başka bir şeyin olduğunu ifade ederken kullanırız. The sun was shining. (Güneş parlıyordu.) People were sitting under the trees or walking around the park. (İnsanlar ağaçların altında oturuyor parkın çevresinde geziniyorlardı.) Suddenly a car drove into the park... (Aniden parka bir araba girdi...) |